Öncelikle, üzerinde anlaşmamız gerektiğini düşündüğümüz şey, cildinizi her yaşta sevmeniz gerektiği ve cildin kişiye özel olmasından dolayı “mükemmel” diye nitelenemeyecek olduğu. Bunun yerine hedefi, “cilt sağlığı” ve “kaliteli yaş alma” olarak koymanın daha doğru olacağı inancındayız.
Cildinizin en iyi haline sahip olmak, onu tanımaktan ve nasıl çalıştığını bilmekten geçiyor. Bu sayede, kendimizi olduğumuz gibi güzel ve eşsiz olarak görmeyi başarabiliriz.
#filtresizkasım içerikleri doğrultusunda, kaliteli yaş alma yolculuğuna çıkmadan evvel, neyle mücadele ettiğimizi bilmenin doğru olacağını düşünerek yaşlanma sürecini ve altında yatan nedenleri irdelemeye çalıştık.
Yaşlanıyor olduğumuz gerçeğini ve yaşlanırken de olabilecek en sağlıklı şekilde yaşlanma hedefini belirledikten sonra yaşlanma sürecinin derinlerine inelim.
Yaşlanma Çeşitleri
Yaşlanma, “Kronolojik” ve “Foto-Yaşlanma” olarak 2’ye ayrılıyor. Yaş almaya bağlı olarak gelişen yaşlanma sürecine Kronolojik Yaşlanma adı verilirken, güneş ve dış etmenlerden kaynaklanan yaşlanmaya, Foto Yaşlanma adı veriliyor.
Kronolojik Yaşlanma
Cildimizin hayati süreçlerinin gerçekleştiği katmanı olan dermisi bir okyanusa benzetebiliriz. Okyanusu oluşturan ve yüksek nem tutma kapasitesine sahip Hyalüronik Asit (HA), fibroblast adı verilen bağ doku hücreleri tarafından üretilen, cildin esnek ve dirençli olmasını sağlayan kollajen ve elastin lifleri için elverişli ortamı yaratır. Yaş almayla birlikte kayba uğrayan ve vücut tarafından eskisi gibi üretilemeyen HA sebebiyle nemini ve esnekliğini kaybetmeye başlayan ciltte kuruluk, kırıklar, kırışıklıklar oluşmaya başlar. Ağzı kapalı ve su dolu bir plastik şişeyi gözünüzün önüne getirin. Dolu şişeyi ne kadar sıkarsanız sıkın, formundan taviz vermezken; şişeyi yarı yarıya boşaltarak sıkmaya kalktığınızda şişenin boş kısımlarında kırılmalar gözlemleyeceksiniz. İşte, HA kaybıyla elastikiyet yeteneği azalan ciltte kırışıklıklar meydana bu şekilde geliyor.
Cildin esnekliğini yitirmesine neden olan şeylerden birisi de, kollajen ve elastin liflerinin üretiminden sorumlu olan hücrelerin (fibroblastlar) yaşlanarak daha yavaş bölünmeleri ve çoğalmaları. Bu durumda, güçlü kollajen ve elastin örgüsü eskisi gibi tahsis edilemediğinden cilt esneme kabiliyetini yitirmeye başlar.
Kronolojik yaşlanmaya sebep olan bir başka etmen de hormonal değişimler sonucunda enzimatik aktivitelerin bozularak cildin yenilenme, onarım ve genç hücre oluşturma süreçlerinin sekteye uğramasıdır.
Öneri Ürün : Age Control Yenileyici ve Onarıcı Set
Foto Yaşlanma
Cildin ve katmanlarının (epidermis, dermis) direkt ve uzun süreli UV ışınlarına maruz kalması dolayısıyla kollajen ve elastin liflerinin hasar görerek kalitelerinin ve sayılarının düşmesi sonucu ciltte esneklik ve nem kaybı gözlemlenir. Güneşten ve cihaz ekranlarından gelen radyasyon, kollajen zincirlerinin kopartarak yok eder (kollajenaz) ve bunun sonucunda cilt kırışıklıklarında derinleşme ve belirginleşmeler gözlemlenir. Öte yandan, cildin doğrudan ve uzun süreli güneş ışığına maruz kamasından HA’da etkilenir ve hasar görerek cildin nem kaybetmesine, dolgunluğunun azalmasına, elastikiyet yeteneğinin törpülenmesine sebep olur.
Zararlı ışınlar aynı zamanda cildimizdeki serbest radikallerin artışından sorumludur. Çoğalan serbest radikaller, hücreye zarar vererek hücrenin melanin üretimini tetikler ve ciltte hiperpigmente alanları oluşmaya başlar. Bu hiperpigmente alanlarının birleşmesiyle de ciltte leke oluşumu gözlemlenir.
Her iki yaşlanma sürecini tetikleyen bazı diğer etmenleri de aşağıda sizin için derledik.
#1 Genetik
Genlerinizin, kaç yaşına geldiğinizde ince çizgi ve kırışıklıklara sahip olabileceğinizi ve ne kadar derinleşebileceklerini söylemede küçük de olsa rolleri var. Neyse ki dış faktörler bu değişimler üzerinde çok daha fazla etki sahibiler.
Genetik ve dış faktörler arasındaki farklara odaklanan bilimsel bir araştırmada, yaşlanma sürecindeki benzerlikleri ve farklılıkları gözlemlemek için tek yumurta ikizleri üzerinde çalışıldı. Araştırmacılar, ikizlerin görünüşlerini analiz ettikten sonra; stres, güneşe maruz kalma, sigara gibi çeşitli yaşam tarzı değişkenlerini hesaba kattılar. Bu çalışma sonucunda, birazdan değineceğimiz risk faktörlerine hayatlarında daha fazla yer veren ikizin gözle görülür şekilde daha hızlı yaşlandığın belirlediler.
Daha kesin cevaplar için daha derin ve fazla araştırmalar yapılması gerektiğinin yanı sıra, bu çalışma sonrasında yaşlanma sürecinde dış faktörlerin etkisinin basit genetikten daha fazla olduğu su getirmez bir şekilde ortaya çıkartıldı.
#2 Güneş
Güneş kremi kullanmanın ne kadar önemli olduğunu biliyor olsak da güneş kullanımına ne kadar sadık kaldığımız bir muamma.
İnce çizgilerin, kırışıklıkların ve diğer yaşlanma belirteçlerinin %80 ila 90’ı muhtemelen güneş ışınlarına maruz kalmanızla ilgili. Bu durum, özellikle cildin çok daha ince olduğu göz çevresi için de geçerli. İyi haber şu ki, güneş hasarının etkilerini çok iyi bilmemiz dolayısıyla güneş kaynaklı (foto-yaşlanma) yaşlanma ve bu süreci yavaşlatmayla ilgili çok fazla çalışma var.
Eğer gün içerisinde doğrudan güneş ışığına maruz kalacaksanız, güneş koruyucu kullanmanız gerektiğini bir kere daha yineleyeceğiz. İyi bir güneş kremi, en az 30 SPF’dir, UVA ve UVB ışınlarına karşı geniş bir spektrumda koruma sağlar ve suya dayanıklıdır. Tüm bunların yanı sıra, doğrudan maruz kalınma durumlarında güneş kremi iki saatte bir yeniden uygulanmalı gerektiği de unutulmamalıdır.
#3 Ovalama / Dokunma / Sıkma
Sabah kalkmamızdan gece yatana kadar hepimiz ellerimizi yüzümüzde gezdiriyor, gözlerimizi ovuşturuyor, terimizi siliyor, yüzümüzü ellerimizi arasına alıyor ve kaşıyoruz. Bu kadar çok şeyi yapmıyorum demeyin; çünkü bunların çoğunu farkında bile olmadan yapıyoruz. Bu tırnak içerisindeki mıncıklama durumu, bize kırışıklıklar, cilt yüzeyinin daha fazla kirlenmesi ve akneye meyletme şeklinde geri dönüyor. Ovalama, dokunma ve sıkma işlemleri esnasında cildin daha dolgun olmasını sağlayan elastin ve kollajenin parçalanmasını tetikleyerek cilde zarar verebiliyoruz. Gözünüzün altındaki koyu gözaltı halkaları bu durumun bir sonucu olabilir. Peki, cilde her dokunma kötü müdür? Hayır. Cildi bilinçsizce hırpalamanın dışında, doğru yönlü ve doğru basınç uygulaması altında yapılan dokunuşlar, olumlu sonuçlar doğurabilmektedir. Aslında, “Yüz Yogası” ve “Jimnastiği” adıyla anılan bu dokunuşlar, “Botox” benzeri bir mekanizmaya sahip olarak kasları rahatlatarak kinetik yıpranmayı yavaşlatmayı amaçlıyor. Doğru bilgilerin ışığında cildinize dokunma konusunda geliştireceğiniz küçük davranış değişikliklerinin önemli bir dönüşüm getireceğini unutmayınız.
#4 Yüz Hareketleri
Hepimiz, duygu dünyamızla ilişkili olacak şekilde yüz ifadelerini kullanırız. Birisinin sizi mutlu ettiği, bir sürpriz yaşattığı, ya da sizin bir şeye burun kıvırdığınız durumları gözünüzün önüne getirin. Yüzünüz nasıl bir hal alıyor? Bu yüz hareketleri dolayısıyla ortaya çıkan çizgi, kırılma ve kırışıklıklar keyifle yaşanmış bir hayatın habercileri olsa da yüzümüzün ömrümüz boyunca şekilden şekle girmesi bu habercileri biraz daha derinleştirebilir.
Cildimizin daha fazla elastin ve kollajene sahip olduğu gençlik dönemlerimizde yüz hareketlerimiz sonrasında cildimizin eski haline gelmesi çok daha kolay oluyordu; fakat yaşlanmayla birlikte azalan kollajen üretimi dolayısıyla esnekliğimizin azalmaya, çizgilerimizin derinleşmeye başladığını tecrübe ediyoruz.
#5 Sigara
Hala bunu konuşuyor oluşumuz ilginç olsa da sigara, baştan sonra hayatınızdan çıkartmanız gerekenler listesinin başına kurulmuş durumda. Çeşitli sağlık sorunlarına yol açmasının yanı sıra sigara, cildin yaşlanma sürecini hızlandırarak gözaltı bölgelerinizi ve dudak çevresini kırıştırıyor.
En basitinden, sigara içerken yaptığınız otomatik hareketi gözünüzün önüne getirin. Sigara dumanını içinize çekerken gözlerinizi kısarsınız. Bu hareketi her gün, birçok kere ve hayat boyu yaptığınızda göz çevrenize mimik hareketlerden doğan büyük bir zarar verirsiniz.
Daha derine inmek isterseniz nikotin, kandaki oksijen miktarını azaltır. Vücudumuzun diğer taraflarında olduğu gibi cildimize de daha az oksijen ulaşması sonucunda cildin kendini yenileme kapasitesinde ciddi bir gerileme yaşanır. Öte yandan cildimiz, nikotinin kollajenin parçalanma sürecini hızlandırmasına aynı hızda karşılık veremez ve cildin kollajen yapısında bozulmalar meydana gelir.
Sonuç
Cildimizin çalışma prensiplerini ve ihtiyaçlarını öğrendikten sonra daha fazlasını öğrenerek hedeflerinize ulaşmanın en doğru yolu, bir profesyonelden hizmet alarak kendinize özel bir cilt sağlığı rutinine geçmektir. Gün geçtikçe daha fazla kişi; sağlık, spor ve gıda alanında kişiselleştirilmiş alana kayıyor ve sadece kendi ihtiyaçlarını önceleyerek, daha az harcama yaparak hedeflerine daha kısa bir yoldan ulaşıyor. Gelin bu kasımda kendimizi, çevremizi ve gezegenimizi daha çok önceleyelim.
Işıltınıza sahip çıkın, kendinize ve cildinize iyi bakın.
WTC Ekibi.