Facebook
1000 TL üzeri alışverişlerinizde kargo ücretsiz 🚚 Tüm kampanya ve sürprizlerden haberdar olmak, cildinize iyi gelecek bilgileri duymak için WTC Bülten'e üye ol!
Anasayfa WtC Bülten Glikasyon ve Yaşlanma
27.10.2023

Glikasyon ve Yaşlanma

Son dönemlerde sıkça duyulan ve detayı hakkında çok fazla çalışma olmayan gelikasyon yaşlanma konusunu sebepleri ve çözümleri ile birlikte  WTC Cilt Koçu Sevgili Liliana Berber (IG: blondy_beauty_lab) ile birlikte işledik. Kendisine çok teşekkür ediyor, sizlere de keyifli okumalar diliyoruz.

Glikasyon ve Yaşlanma

İnsan vücudunun yaşlanma sürecini etkileyebilecek glikasyonla ilgili bilgiler bilim dünyasında ortaya çıkmadan önce sadece iki yaşlanma mekanizması üzerinde duruyorlardı:

Krono-yaşlanma

Doğal yaşlanmanın, yani ciltte genetik olarak programlanmış bir hızda meydana gelen süreçlerin eşanlamlısıdır. Kalıtımdan bağımsız olarak her insan er ya da geç cildinin eski elastikiyetini kaybettiğini ve yüz ovalinin artık belirgin olmadığını keşfedecektir. Krono-yaşlanmayı örneğin sağlıklı bir yaşam tarzı yoluyla dolaylı olarak etkileyebilirsiniz.

Foto-yaşlanma

Çevrenin, yani güneş ışığının, çevresel kirliliğinin olumsuz etkisiyle ilişkili görünümdeki değişikliklerdir. Ultraviyole radyasyona ve pollutantlara maruz kalmak, derin hücresel düzeyde dermise zarar veren ve yaşlanma mekanizmasını tetikleyen serbest radikallerin salınmasına yol açar.Artık glikasyonun cildin erken yaşlanmasının nedenlerinden biri olduğu ve yalnızca cildin değil, bir dizi "yaşa bağlı" hastalığın da nedeni olduğu kanıtlanmıştır. Glikasyon süreci, öncelikle mikrovasküler damarların duvarlarındaki kolajen olmak üzere kolajen moleküllerini etkiler. Glikasyon süreci vücudumuz için doğaldır, ancak sorun her geçen gün daha fazla glikasyon ürününün birikmesidir, bu da vücuttaki metabolik süreçleri zorlaştırır.

Kronoyaşlama sırasında kollajen üretimi %75 oranında azalırken kollajen bozunma süreçlerinde bir artış meydana gelirse, o zaman cildin orta dereceli eritem (kızarıklık) kadar ultraviyole radyasyona tek bir maruz kalması, kollajen sentezinde %80 oranında geçici bir azalmaya yol açar! Glikasyon, hasarlı kolajenin parçalanmasını yavaşlatır ve yapısını kötüleştirir.

Glikasyon nedir?

Glikasyon, proteinlere şekerlerin (karbonhidratların) eklenmesi sonucu oluşan kimyasal bir reaksiyondur. Bu reaksiyon daha sonra glikolize edilmiş proteinler üretir. Bu fenomen daha çok Maillard reaksiyonu olarak bilinir. Bu, canlı organizmalarda, örneğin yaşlanma sırasında, aynı zamanda yüksek sıcaklıklarda pişirilen yiyeceklerde de meydana gelen doğal bir reaksiyondur. Bir reaksiyon meydana geldiğinde geri döndürülemez. Aslında bu glikozillenmiş proteinler vücut için oldukça zararlıdır çünkü vücut tarafından parçalanamazlar ve salınamazlar.

Glikasyon süreci (şekerlerin proteinlerle etkileşimi), vücudumuzda biriktiğinde birçok olumsuz etkiye yol açan son glikosilasyon ürünlerinin (AGE ürünleri olarak da bilinen Amadori products, Advanced Glycation End products) oluşumuna yol açar. Ve belki de dışarıdan kolayca fark edilebildiği için bunlardan en dikkat çekici olanı, yaşlanmanın hızlanması, kırışıklık oluşumu, pigmentasyon bozuklukları vb. ile kendini gösteren cilt üzerindeki etkisidir.

30-35 yaşına kadar dermisin tamamında glikasyon süreci önemli ölçüde gelişmez. Ancak başladığında doğal yaşlanma süreciyle birlikte hızla ivme kazanır. Yaşlanan dokular, dermisin üst tabakasında görülebilen başta elastin olmak üzere kollajen ve elastin'e sıkı bir şekilde yapışan ileri glikasyon son ürünlerine (AGE'ler) maruz kalır.

Vücudumuzda ne kadar çok AGE varsa, o kadar hızlı yaşlanırız. Biliminsanları bunu şeker hastaları üzerinde çalışırken keşfettiler. Burada önemli olan kan şekeri seviyeleridir. Kan şekeri seviyeleri ne kadar yüksek olursa, o kadar fazla AGE molekülü bulunur. Şeker hastaları kan şekeri düzeylerini kontrol etmekte en çok zorluk çeken kişilerdir. Bilim insanları şeker hastalarının kan şekeri yüksek olmayan insanlara göre daha hızlı yaşlandıklarını buldu.

Glikasyonlu proteinler yaşlanmayı hızlandırır çünkü bağlandıklarında vücuttaki çeşitli proteinlerin işleyişini engellerler. Bu sayede ister fiziksel ve gözle görülür, ister patolojik ve görünmez olsun yaşlanmanın etkilerinin daha hızlı gelişmesini sağlarlar. Bu nedenle, glikasyon doğrudan veya dolaylı olarak yaşlanma sürecine dahil olur ve tüm vücudu etkiler.

AGE formundaki glikoz, kan damarlarını sert ve daraltıcı etkili bir tür moleküler yapıştırıcıya dönüşür. Enflamasyona neden olur ve bu da vasküler düz kas ve hücre dışı matrisin hipertrofisine yol açar. Ciltteki glikasyon süreçleri yaşlanmayı hızlandırır, sararmaya, sertliğe ve dolaşımın zayıflamasına neden olur. Glikasyon ürünleri içeren cilt, genç ve sağlıklı görünemez.

Görünümle ilgili olarak, glikasyonun son ürünleri öncelikle derinin rengini değiştirir ( sarımsı kahverengi alt ton belirginleşir) ve ikinci olarak onu daha ince gevşek hale getirir. Bunun sonucunda ciltte kırışıklıklar, bir miktar sarkma ve sağlıklı parlaklık kaybı gözlemlenir.

Bilim insanları, uzun ömürlü proteinlerin glikasyona en duyarlı proteinler olduğunu ve bunların glikasyonla yüksek oranda değişikliğe uğradığını bulmuşlardır. Yaşam döngüsü 10 yıla kadar olan Tip I ve IV kolajenin yanı sıra fibronektin gibi diğer uzun ömürlü dermal proteinler, kronik yaşlanma sırasındaki glikasyondan öncelikli olarak etkilenir. Zamanla bu süreç sonucunda elastikiyetini kaybeden cilt hızla kırışmaya başlar. Aynı zamanda cilt hücrelerinin yenilenmesi ve kan dolaşım süreci yavaşlar; ciltte yaşlanma süreci aktif olarak başlar. Bugün bilim adamları, her şeyden önce glikasyon düzeyini azaltarak bu süreçlerin yavaşlatılabileceği konusunda kesin bir sonuca varmışlardır. Glikasyonun cilt yüzeyinde ortaya çıkabilecek zararlı etkilerinin başlıca belirtileri; incelme, renk değişikliği, elastikiyet kaybı, kırışıklıklar, donukluk, göz altı koyu halkalar ve genel yorgun görünümdür. Zamanla cilt pürüzlü ve gevşek hale gelir, üzerinde epidermise giderek daha derin nüfuz eden kırışıklıklar ortaya çıkarken, vücudun su doygunluğu seviyesi azalır. Bu nedenle cildi koruyan deri altı dokuların zarar görmesini, elastikiyetinin ve sıkılığının azalmasını önlemek için glikasyonla mücadeleye mümkün olduğunca erken başlamak çok önemlidir.

Glikasyon süreçlerini artıran faktörler

AGE'ler vücuda gıdayla (eksojen olarak) girebilir veya vücudun kendisinde (endojen olarak) üretilebilir. Hastalıklar endojen AGE'lerin oluşumunu artırır: Örneğin diyabet, insülin direnci, tiroid bozuklukları. Diyet ihlalleri (özellikle hazır gıdalarda çok miktarda karbonhidrat ve şeker tüketmek, çok miktarda kızartılmış ve fırınlanmış yiyecekler tüketmek - et kızartma, mangal, patates kızartması, fritozda kızartma, hazır gıda, unlu pasta börek çeşitleri vb.) Sigara ve alkol alışkanlıkları, stres ve uykusuzluk.

Glikasyonun yavaşlatma yöntemleri

Bu süreci tamamen durdurmak mümkün değildir ancak öncelikle azaltmanın ve ikinci olarak glikasyon ürünlerini ortadan kaldırmanın yolları vardır. Doğru beslenme yoluyla şekerin vücuda girişini en aza indirin.
Yarı mamul ürünler, hazır soslar, tatlı soda, meyve suları ve tatlıların tüketiminden mümkün olduğunca kaçının. Meyveler de şeker içerir, ancak daha küçük miktarlarda ve onların yanında birçok yararlı madde, vitaminler ve lif bulundururlar. Spor, yürüyüş, egzersiz:
Ne kadar çok egzersiz yaparsanız vücudunuz o kadar fazla şeker yakar. Bu, daha az şeker olacağı anlamına gelir ve bu da glikasyonu azaltabilir. Kilonuzu kontrol edin. Aşırı kilo, yüksek kan şekeriyle ilişkilidir. Vücuttaki kronik enflamasyon = vücudun kendisi tarafından AGE'lerin üretiminin artması anlamına gelir.

Ciltte glikasyonu azaltan aktifler:

• Dipeptid Karnozin (alanin ve histidinin bileşiği).
Glikoz moleküllerini kendine “çekerek” diğer hücrelerin birbirine yapışmasını engeller ve fibroblastların yaşlanmasını ve ölümünü durdurur.

• Alfa lipoik asit
Çoğu güzellik uzmanı tarafından güçlü bir antioksidan olarak bilinir, onsuz tüm vücut sistemlerinin işleyişi imkansızdır. İkinci adı tiyoktik asittir. Alfa lipoik asit, insülin direncini azaltıp şekerin hücrelerde birikmesini önleyerek kolajen ve elastin liflerini şekerden koruyarak glikasyonu önler.

• Beta-alanin, karnosinin öncüsü olan bir amino asittir. Karnosin daha hızlı oluşan glikasyon bileşiklerini hedeflerken, beta-alanin daha yavaş oluşan glikasyon ürünlerini hedefler.


• Benfotiamin ( B1 vitaminin yağda çözünen bir formu) glikasyonu önleyebilir ve ayrıca glikasyonun neden olduğu hasarın önlenmesine de yardımcı olabilir.


• Piridoksal 5'-fosfat (B6 vitamininin aktif formu) - glikasyonun ve bunun zararlı etkilerinin önlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda yağ glikasyonunu da engeller. Bu önemli bir koruyucu fonksiyondur, çünkü lipit glikasyonu yaşa bağlı birçok duruma önemli bir katkıda bulunan hücre zarı fonksiyonu için büyük bir hasar oluşturur.

Ayrıca:

• Prodizia (Gliserin, Albizia Julibrissin Kabuğu Ekstresi), Fars ipek ağacı özü)

•Aminoguanidin Hcl


•Niasinamid

•Kombuchka (Saccharomyces/Xylinum/Siyah Çay Fermenti)

* Glutamine aktif maddeleri de bu glikasyon süreci önleme etkilere sahipler.

İlgili Bültenler
Güneşin cildimize etkileri

10.05.2022

Başta D vitamini senteziyle kalsiyum dengesini sağlayarak kemik gelişimi ve sağlığı ile ruh sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan güneşin, ne yazık ki insan cildi üzerinde olumsuz etkileri daha çok. Kısa vadeli etkileri ciltte eritem (kızarma ve acı hissi), tahriş ve nihayetinde bronzlaşmayla hücre ve doku hasarına yol açarken, geri döndürülemez ve kötü huylu olan uzun vadeli etkileri de var. Güneşe maruz kalmak günümüzde erken kırışma ve birçok cilt kanseri türünün muhtemel sebebi olarak görülüyor. 

güneş, UV ışınları, UVB, UVA, güneş kremi, cilt kanseri, güneşten korunma, erken yaşlanma, bronzlaşma

Filtresiz Kasım / Yaşlanma

24.11.2021

Hayatın olağan akışı içerisinde yaş almaya bağlı olarak cildimizde çizgiler ve kırışıklıklar oluşması gayet normal. Normal olmayansa, ana akımın “mükemmellik” söylemi.

filtresiz kasım, yaşlanma, kırışıklık

Güneş kreminizin koruma faktörü: SPF nedir?

30.05.2022

Güneş koruyucular yakın geçmişe kadar sadece SPF değerine sahipti ve UVB ışınlarından korumak üzere üretilirdi, ancak yapılan araştırmaların UVA ışınlarının cildimiz üzerindeki kalıcı ve geri dönüşü olmayan zararlarını göstermesi üzerine, UVA korumasına da sahip olan yeni ürünler geliştirildi. WTC Bülten'in bu sayısında güneş kremimizin koruma faktörü olan SPF değerinin ne anlama geldiğine ve nasıl belirlendiğine, maruz kaldığımız UV dozajını hangi faktörlerin etkilediğine bakıyoruz. Gelecek hafta ise UVA koruması ve UVA-PF değerini mercek altına alacağız. 

UV ışınları, UVB, SPF, 50 spf güneş kremi, cilt kanseri, güneşten korunma, erken yaşlanma