Facebook
1000 TL üzeri alışverişlerinizde kargo ücretsiz 🚚 Tüm kampanya ve sürprizlerden haberdar olmak, cildinize iyi gelecek bilgileri duymak için WTC Bülten'e üye ol!
Anasayfa WtC Bülten Hiperpigmenasyon ve Cilt Lekeleri
19.12.2023

Hiperpigmenasyon ve Cilt Lekeleri

Hiperpigmentasyon olarak bilinen ve cildin renk üretme fonksiyonunun aşırı çalıştığı durumlarda ortaya çıkan koyu renkli ve düzensiz kahvrerengi alanların oluşma mekanizmalarını, sebeplerini, çeşitlerini ve daha sonrasında tedavi yöntemlerini inceleyeceğimiz " Hiperpigmentasyon Dosyasının" ilk blog yazısına hoş geldiniz:) Literatürde yer alan bilgilerin derlendiği ve WTC Bilim Kurulu tarafından doğruluğu ve güncelliğinin teyid edildiği bu derlemeye katkılarından dolayı WTC Profesyoneli ve WTC Bilim Kurulu Başkanı Dr.Yaman Er' e çok teşekkür ederiz.

Leke diye adlandırdığımız, cildimizdeki “hiperpigmentasyon”a bağlı koyulukların nedenleri nelerdir?

Pek çok kişi cildindeki koyu renkli ve düzensiz kahverengi alanları cilt lekesi olarak tanımlar ve varlığından mutsuz olur. Bu durum genellikle görüntü olarak istenmeyen kozmetik sorun olsa da bazı hastalıkların da belirtisi olabilir. Kahverengi lekelerin çeşitli nedenleri vardır ve bu lekelerin nedenlerini iyi anlamak, cilt tipimize ve leke tipine bağlı olarak önleyici ve düzenleyici önlemleri daha doğru seçmemize yardımcı olur. Gelin birlikte pigment oluşum süreçlerini inceleyelim. Bu pigmentler aşırı üretildiği durumlarda leke oluştururken üretilmediğinde ise nasıl vitiligo gibi bir hastalığa dönüşebiliyor öğrenelim.



 Leke – Hiperpigmentasyon ve ilgili mekanizmalar

Melanin, saçlarımıza, gözlerimize ve cilde ten rengini veren biyolojik bir pigmenttir. 
Epidermiste yer alan melanositlerin ( melanin üreten hücreler ) pigment üretiminde artış olursa cildimizin normal renginden daha koyu ve kahve renkli hiperpigmente alanlar ortaya çıkar. Bu bölgelere cilt lekesi diyoruz.

Cildin doğal işleyişini bozan ve melanin üretimini uyarıp, artışına sebep olan bazı iç ve dış faktörler vardır. Bu aşırılığa sebep olan uyaranlar yüzünden cildimizin belli bölgelerinde ton farklılıkları, parçalı bir biçimde oluşan koyu halkalar ve dalgalanmalar ortaya çıkmaktadır.

Hiperpigmentasyonun nedenleri son derece çeşitlidir. Nedenler ne olursa olsun cildin kendisini korumak için artırdığı melanin üretimi, cilde normal rengini verecek miktarı aştığında karşımıza leke olarak çıkar. Sonuçta cilt kendisini korumak için renkli bir tül altına gizlenmeye çalışır. Bu da pigment yoğunluğu artmış ve ışık geçirgenliği azalmış hiperpigmente bir alanlar olarak karşımıza çıkar. Koyu renkli melanin pigmenti üretimi, çeşitli basamaklarla renksiz öncü maddelerden oksitlenerek renkli melanin pigmentine dönüşmesi ile oluşur. Bu üretim süreci fizyolojik sınırlarda devam ettiği sürece cildimize kendi cilt tonumuzu sağlar. Ancak cildimizin dışından ve/veya metabolik, hormonal, ilaçlar gibi vücut fonksiyonlarımızdan kaynaklanan bozukluklar gibi içeriden gelen tetikleyici uyarılarla pigment üretimi atarsa pigmente lekeler veya azalırsa soluk-renksiz lekeler ve hatta vitiligo gibi renk düzensizlikleri ortaya çıkar. 
 
Aşağıdaki tabloda da gördüğümüz üzere melanin üreten hücrelerin iç yada dış faktörlerden etkilenerek üretim miktarı artabilir ve bu artan miktar, cildin belli bölgelerinde toplanarak lekelenmelere yada homojen bir dağılımla ton farklılıkları oluşmasına neden olur.


Melanin üretimi cildin kendini korunması için hayati öneme sahip olduğundan doğa ne pahasına olursa olsun melanin üretiminin gerçekleşebilmesi için birden fazla üretim yolu kullanır. 

Melanin üretimine giden yolda pek çok üretim reaksiyonu zincirleme ilerler. Cildimiz kendisini mutlaka korumak için bu reaksiyon adımlarından birinde ortaya çıkan blokajı başka bir yoldan telafi etmeye çalışır. Bu nedenle lekeleri önlemek için tek bir ajan yeterli etkiyi sağlayamaz.

Sonuçta içeriden veya dışarıdan gelen hasar verici ajanlara bağlı olarak serbest radikaller çoğalır. Bunlar da tirozinazı aktive ederek aşırı miktarda renkli melanin pigmenti oluşmasına ve lekelenmeye yol açar. 
Pigmentasyon oluşum süreci genel anlamıyla bu şekilde ilerlerken diğer taraftan pigment üretimindeki artış veya azalma yönündeki bozukluklar karşımıza farklı adlar ve görünümlerle çıkarlar.
Önce pigmentasyon bozuklukları olarak bilinen bu durumlara baktıktan sonra, hepimizi daha çok rahatsız eden koyu lekeler ve sebepleri ile ilerleyelim. 

PİGMENTASYON BOZUKLUKLARI

Pigmentasyon bozuklukları dediğimizde karşımıza koyu lekeler veya melanin içermeyen cilt bölgelerindeki renksiz alanlar şeklinde karşımıza çıkabilirler. 
Örneğin:

Lekeler: İç ve dış faktörlere bağlı yoğun pigment üretiminin yol açtığı cildin normal tonundan koyu sınırları düzgün veya örünti gibi düzensiz olan alanlar, lekeler olarak tanımlanır. 

Dalgalı cilt tonu: Leke kadar belirgin kontrast yaratan bir koyuluk olmasa da normal cilt tonundan daha koyu ve yaygın olarak görülen sınırları daha belirgin olan alanlardır.

Çiller: Efelidler, daha çok açık tenlilerde görülen küçük kahverengi, 5-6 mm çapa kadar ulaşan, çok sayıda, cilt seviyesinde ve daha çok çocukluk çağlarında ortaya çıkıp yaşlandıkça belirsizleşen düzensiz şekilli yapılardır. Ailevi yatkınlık söz konusudur. Yüzde burun sırtı, yanaklar el sırtı başta olmak üzere vücutta yaygın olarak görülebilirler. Yazın UV uyarısı ile renkleri koyulaşır kışın görünümü geriler. 

Melasma: Gebelik ve hormon düzeylerindeki değişimlere bağlı oluşan, tedavisi güç ve uzun süren pigmentasyon bozukluğudur. Yüzde koyu kahverengiden gri-kahverengiye, simetrik pigment lekeleri ile karakterize olan melazma, en çok hamilelik sırasında görülür. Hamilelik sırasında görülen melazmaya hamilelik maskesi de denir. Güneşe maruz kalma, hormonlar ve doğum kontrol haplarının melazmaya neden olduğu düşünülmektedir. Güneş kremleri ve güneşe maruz kalmaktan kaçınmak melazmanın daha da kötüleşmesini önleyebilir.

PIH: Sürekli sürtünme ya da cilde hasar veren yaralanmalar, sivilce ve aknelerin sıkılmasına bağlı travmalara bağlı inflamasyonun tetiklemesiyle artan melanin üretiminin sonucunda ortaya çıkan lekelerdir.

Vitiligo: Ciltte pürüzsüz beyaz lekelere neden olur. Derideki pigment üreten hücrelerin (melanositler) kaybından kaynaklanan vitiligonun otoimmün bir hastalık olduğu düşünülmektedir. Hastalıkta görülen beyaz lekeler güneşe karşı çok hassastır. Vitiligonun kesin tedavisi yoktur. Tedavi, küçük vitiligo lekelerini kalıcı boyalarla kaplamayı, ışığa duyarlı ilaçları, UV ışık terapisini, kortikosteroid kremler ile olur.

Albinizm: Nadir görülen kalıtsal bir hastalıktır. Hastalık, cilt, saç ve gözlerdeki melanin pigmenti miktarını azaltır. Albinizm (albino) olan kişilerin beyaz saçları, soluk tenleri ve mavi gözleri vardır. Farklı ışık koşullarında gözleri kırmızı görünebilir. Birçoğunun görme sorunları da mevcuttur. Albinizmin tedavisi yoktur. Bu rahatsızlığa sahip olan kişiler güneş kremi, şapka ve güneş gözlüğü takarak cilde ve gözlere güneşin zarar vermesinden kaçınmalıdır.



Dermatolojide “Pigmentasyon Bozuklukları” olarak bilinen bu durumlardan sonra bizi asıl rahatsız eden koyu lekelerin nedeni olan hiperpigmentasyon nedenlerine bakalım. 
Aşırı pigment üretilmesi ve leke oluşumuna: Tedavi veya doğum kontrol amacıyla alınan hormonlar, bazı ilaçlar, vitamin eksiklikleri, Güneşe korunmadan maruz kalma, eğer hava kirliliği de eklenirse karbamilasyon, cilt yaşlanması, hormonal aktivite bozuklukları, tahriş, hasar ve inflamasyon, ilaç kullanımı, bazı hastalıklar ve depo hastalıkları, parfüm, zararlı filtreleri içeren güneş koruyucuların etkileri neden olabilir.

Bu farklı hiperpigmentasyon nedenlerini düzelterek kahverengi lekelerin görünümünü sınırlayabiliriz. Güneşin, tüm hiperpigmentasyon nedenlerini uyardığının ve kahverengi lekelerin oluşma olasılığını artırdığını da vurgulamamız gerekir.
 

A- DIŞARIDAN ETKİLEYEN LEKELENDİRİCİ FAKTÖRLER:

1- KORUNMASIZ GÜNEŞ MARUZİYETİ:

Güneşe maruziyet, hiperpigmentasyonun ana nedenlerinden biridir. Güneşin neden olduğu kahverengi lekeler, kolayca yüzde sonrasında ise daha seyrek olarak: Boyun, dekolte, eller, ön kollar, omuzlar ve sırt gibi vücudun açıkta kalan tüm bölgelerinde ortaya çıkabilir. 
Hem güneş hem de cilt yaşlanması ile ilişkili olan kahverengi lekelerin oluşmasına foto yaşlanma denir. UV ışınlarına korunmasız maruz kalmak ve yaşlanma ile oluşan lekelere de Solar Lentigo denir. 
Aşırı mavi ışığın da erken cilt yaşlanmasına ve kahverengi lekelere neden olduğu düşünülmektedir. Mavi ışık, görünür ışık spektrumunun bir parçasıdır. Güneş tarafından doğal olarak ve LED aydınlatma ve ekranlarla yapay olarak üretilir. Bu nedenle, her gün ekran önünde saatlerce vakit geçirmek, güneşe maruz kalmakla kıyaslanamaz olsa da, cilt üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.



 

2- HAVA KİRLİLİĞİ
 
Hava kirliliği cildi daha kuru, mat ve daha hassas (hatta duyarlı) hale getirir. Cildin erken yaşlanmasına neden olur. Ciltte bulunan moleküller ile, özellikle sebumun oksidasyonu, kahverengi lekelerin oluşumuna katkıda bulunur. Hava kirliliği bu nedenle hiperpigmentasyonun nedenlerinden biridir.
 
3- INFLAMASYONA NEDEN OLAN DURUMLAR VE UYGULAMALAR: 
 
Postinflamatuar hiperpigmentasyon, özellikle siyah veya buğday tenli kişilerde inflamasyona bağlı lekenin en önemli nedenlerinden biridir. Cilt inflamasyonu (akne, egzama, sedef hastalığı, kimyasal peeling, lazer tedavisi vb.) veya başka herhangi bir yanık, aşınma, tahriş gibi lezyonun ardından cilt kendini onarırken aşırı miktarda melanin üretirse, bu durumda lezyon bölgesinde kahverengi lekeler veya hiperpigmente bir yara izi ve lekeler ortaya çıkabilir.
 
4- YAŞAM TARZI VE ALIŞKANLIKLAR:
 
Aşırı alkol tüketimi, yönetilemeyen stres, yetersiz ve dengesiz uyku, kötü ve dengesiz beslenme, sigara ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıklar vücutta oksidatif stresi artırırken, cilt üzerinde de bağışıklığı ve istenmeyen enzimatik aktivitelerin artışına sebep olabilirler.

B-İÇERİDEN ETKİLEYEN LEKELENDİRİCİ FAKTÖRLER:

1- CİLT YAŞLANMASI:

Yaşla birlikte incelen cilt daha kuru ve hassas hal alır. Bağışıklık ve korunma mekanizmaları zayıfladığından kolayca lekelenir, hem iç (hormonlar vb.) hem de dış etkenlere (güneş, kirlilik vb.) karşı daha duyarlı hale gelir, bu da diğer yaşlanma belirtileriyle birlikte kahverengi lekelerin ortaya çıkmasına yol açar. Bu hafif kahverengi, ciltten kabarık olmayan kenarları düzgün genellikle yuvarlak hatlı lekelere “Senil lentigo” denir. Daha çok yüzde ve el sırtlarında karşımıza çıkarlar.

2- HORMON BOZUKLUKLARI:

Hormonlar ve daha spesifik olarak kadın cinsiyet hormonları, hiperpigmentasyonun ana nedenlerinden biridir. Hormona bağlı hiperpigmentasyona “kloazma” diyoruz. 
Hormon düzeylerinin bozulmasına bağlı kahverengi lekelerin ortaya çıktığı çeşitli durumlar vardır ve bunların hepsi aşırı hormon içerir: Gebelik, oral kontraseptif kullanımı, hormon replasman tedavisi. Bunlardan: Gebelik, melazma veya gebelik maskesi adı verilen özel bir kahverengi leke riskinin yüksek olduğu bir dönemdir.
En sık yüzde ve alın, yanaklar, burun sırtı, üst dudak, çene gibi bölgelerde hormonal düzeyin bozuk olmasına bağlı kahverengi lekeler ortaya çıkar. Hormon seviyeleri, örneğin doğumdan sonra veya hormon tedavisinin kesilmesinden sonra normale döndüğünde, lekeler kendiliğinden kaybolabilir, ancak bazen kalır ve uygun bir tedavi gerektirir.

3- VİTAMİN EKSİKLİKLERİ:

Çoğunlukla beslenme bozukluğuna bağlı: Pellagra, pernisiyöz anemi gibi bazı vitamin eksikliklerinin kahverengi lekelerin oluşumuna katkıda bulunduğu ve bu nedenle hiperpigmentasyona neden olduğu düşünülmektedir. B12 vitamini buna bir örnektir. Bu vitamin ciltteki melaninin düzenlenmesine yardımcı olur. B12 vitamini yoksa cilt daha fazla melanin üretir ve hiperpigmentasyon lekeleri ortaya çıkar. 
Bunu önlemek için et, balık, süt ürünleri gibi B12 vitamini içeren yiyecekler yemelisiniz. Vejetaryenler ve veganlar, eksiklikleri önlemek için B12 vitamini takviyesini düşünmelidir.

4- İLAÇ KULLANIMI:

Bazı ilaçların hiperpigmentasyona nedeni olduğu bilinmektedir. Bu ilaçlar cilde anormal bir renk verirler. Örnekler arasında kalp ilacı amiodaron, florokinolon ve hidroksiklorokin grubu antibiyotikler, nöroleptik olan fenotiyazin grubu ilaçlar sayılabilir. Bu ilaçlar, güneşin etkisi altında kızarıklığa, plaklara, kaşıntıya vb. reaksiyonlara neden olabilir. Diğer taraftan bazı non steroid anti-inflamatuvar ilaçlar ve ise güneşe çıkıldığında hassasiyet yaratıp lekelenmeye zemin hazırlarlar.
Tedavide kullanılan ilaçların hiperpigmentasyona neden olup olmadığını sorgulayıp öğrenmek de lekeden korunma ve leke ile savaşmak için gereklidir.
Minoksisiklin aknede kullanılan bir antibiyotiktir ve akne skarlarınm koyulaşmasına yol açabilir, ayrıca güneş gören deri alanlarında yama tarzında koyu pigmentasyon görülebilir. Burada oluşan pigmentasyon, melanin, ilaç ve demir karışımıdır. Pigmentasyonun tamamen düzelmesi mümkün değildir. Kalp ritim düzensizliklerinde kullanılan amiodaron, güneş gören deri alanlarında grimsi renk oluşturur. Fenotiyazin uzun süreli yüksek doz kullanımında derinin güneş gören bölgelerinde, ilaç ve melanin birikiminden dolayı morumsu lekelere sebep olur. Bleomisin, florourasil, busulfan, arsenik, klorpromazin, dapson gibi ilaçlar da pigmentasyon bozukluğuna yol açarlar
Tedavide kullanılan ilaçlar lekelenmeye neden oluyorsa tedavi boyunca güneş koruması uygulamak şarttır. Tedavinin bırakılmasıyla pigmentasyon normale döner, ancak bu bazen aylar hatta yıllar alabilir.

5- BAZI HASTALIKLAR: 

Acanthosis nigricans adı verilen cilt rahatsızlığı, bazı cilt kıvrımlarında kalın, koyu plakların varlığı ile karakterizedir. Diyabet veya polikistik over sendromu gibi bazı metabolik hastalıklarla ilişkili olabilir.
Lupus, özellikle yüzde çok yoğun cilt kızarıklığının görüldüğü otoimmün bir hastalıktır. Bu kırmızı lekeler daha sonra kahverengiye dönüşebilir ve zaman içinde kalıcı olabilir. Lupus için ana tedavi, hidroksiklorokin, ne yazık ki hiperpigmentasyonun başka bir nedenidir. Sınıflandırarak detaylandıracak olursak:

1- Endokrin hastalıklar: Addison hastalığı, Cushing hastalığı, ACTH ve MSH salgılayan tümörler, gebelik, östrojen tedavisi, akromegali ve Nelson sendromu( iki taraflı böbrek üstü bezlerinin cerrahi olarak alınması sonrası gelişmektedir.)
2- Metabolik hastalıklar: Porfirya kutanea tarda, kronik karaciğer hastalıkları; sirozda (özellikle biliyer siroz), kronik böbrek yetmezliği, Gaucher hastalığı; glikojen depo hastalığı, Niemann-Pick hastalığı, Wilson hastalığı, Hemokromatozis; deride bronz görünüm, primer hemokromatöz da görülür (bronz diyabet). Tutulan organlar olan pankreas (diyabet oluşur) ve karaciğerde (siroz oluşur) demir birikir. Derideki artmış pigmentasyon ise melanizasyon artışı ve demir tarafından oluşturulur. Ayrıca pigment artışı sekonder hemosideroz’da görülebilir.
3- Ağır metal zehirlenmeleri; nadir ağır metal zehirlenmesinden dolayı görülenlerdir. Arsenik alımını yağmur damlası şeklinde generalize hiperpigmentasyon yapar. Topikal gümüş preparatları, mukoza ve derinin koyu gri renk aldığı “argiriya” durumuna sebep olmaktadır.
4- Karotenemi, deride beta-karoten birikiminden dolayı derinin turuncu-altın sarısı bir renk almasına yol açar. Bu durum, aşırı miktarda havuç veya diğer kırmızı sebze tüketenlerde de görülür. Beta-karoten, eritropoietik protoporfirya hastalığında tedavi amaçlı verilir. Kanteksantin, benzer deri pigmentasyonunu oluşturan diğer bir karotenoidtir ve güneşte bronzlaşmayı uyarmak için satılır. İlacı kullanan hastalıkların retinasında pigment kristallerinin bulunmasından dolayı piyasadan kaldırılmıştır.
5-  Akantozis nigrikansın; Bunda hiperpigmentasyon katlantı yerlerinde daha belirgindir ve aşırı artmış deri çizgileri ve akrokordonlar (deri etiketleri) ile beraberdir.
6 – Hipertiroidi, skleroderma, inflamatuar barsak hastalıkları gibi patolojik durumların varlığını da irdeleyerek lekelerin sebepleri doğru tanımlanırsa leke karşıtı uygulama ve tedaviler doğru bir şekilde planlanabilir. 

İlgili Bültenler
Güneş kreminiz sizi ne kadar koruyor?

2.06.2022

Etkin bir güneş koruması için güneş kreminizin hem UVB hem de UVA ışınlarına karşı güçlü bir koruma mekanizmasına sahip olması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz.

güneş kremi, UV koruması, UVA ışınları, UVAPF, PPD, pigmentasyon, geniş spektrum

Güneşten nasıl korunmalıyız?

17.05.2022

Güneş korumasında en yaygın yanılgılar sadece yazın, güneşin en güçlü olduğu saatlerde korunmak gerektiği ve güneş koruyucu sürdükten sonra istenildiği gibi güneşte uzun vakitler geçirilebileceğidir. Fotokoruma yani güneşten korunmanın en önemli parçalarından biri güneş koruyucu kremlerdir, ancak etkin bir korunma için bunları her zaman şapka, güneş gözlüğü, koruyucu filtreli kıyafetlerle desteklemek ve gölgede kalarak, doğrudan uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmaktan kaçınmak gerekir. 

UV koruması, güneş kremi, SPF, UPF, güneş gözlüğü, güneş hasarı, UV filtreleri

Enflamasyona Bağlı Yaşlanma, Inflammaging

25.10.2023

Değerli  içerik üreticisi ( IG: LeMuadil ) ve WTC Cilt Koçu Mert Kara'nın derin araştırmaları sonucu derlediği enflamasyona bağlı yaşlanma çeşidi olan "inflammaging" konusunu tüm detaylarıyla birlikte sizlerle buluşturuyoruz.WTC Ailesi olarak paydaşlarımızı doğru ve güncel bilgiye ulaştıran Sevgili Mert'e bu güzel yazısı için çok teşekkür ederiz.

yaşlanma, yaşlanma türleri, yaşlanma engelleyici önlemler, kırışıklık, leke, onarım ve yenilenme