Doğal Nemlendirme Faktörü nedir?
Hücre içerisinde keratinin yanı sıra amino asitler ve filaggrin proteininin yıkımıyla meydana gelen metabolitlerden oluşan, cildin Doğal Nemlendirme Faktörü (Natural Moisturising Factor - NMF) adı verilen, suda çözünebilir bir madde bulunur.
Filaggrin, cildin en dış katmanı olan Stratum Corneum’da keratin liflerini birbirine bağlayarak yapısal bir ağ oluşturmalarını sağlar. Bu da, çoğunlukla çimentoyla örülmüş bir tuğla duvarın yapısına benzetilen cilt bariyerine direnç kazandırır. Genetik olarak kişide filaggrin bozukluğu bulunması durumunda ciltte egzama, atopik dermatit ya da psoriasis eğilimi gelişebilir.
|
|
NMF yalnızca Stratum Corneum (SC) tabakasındaki hücrelerde vardır ve SC’ye su bağlama becerisini verir. NMF bileşenleri suyu emip hapsederek şişer ve sert dış ortam koşullarına rağmen SC’nin en dış katmanlarının nemli kalabilmesine yardım eder. Bunun yanı sıra enzimlerin aktif hale gelebilmesi için de uygun su ortamını yaratır.
Çalışmalar normal bir cildin normal özelliklerde bir sabunla bile yıkanması sonucunda NMF seviyesinin ciddi anlamda düştüğünü göstermiştir. Dış etmenlerin yanında, yaş ilerledikçe de NMF seviyesi düşer ve bu nedenle gençliğinde yağlı cilde sahip bir kişi bile ilerleyen yaşlarında kuru cilde doğru adım adım ilerler. Kaybedilen NMF bileşenlerinin nemlendirici ürünlerle cilde takviye edilmesi gerekir.
|
Cildin lipit mantosu: Epidermal lipitler
Epidermal lipitler, cildin geçirgenlik bariyerinin bir parçasıdır ve Stratum Granulosum tabakasındaki lameller granüller/cisimcikler tarafından üretilip salgılanırlar. Hücrelerarası lipitler, yağ bezleri tarafından salgılanan sebumun içeriğinden farklıdır. Lameller granüllerin içerisinde polar (elektriksel çekimi özelliği olan) olan lipitler hücrelerarası alanlara salındığında üst katmanlara doğru çıkarken enzimlerin de etkisiyle nötr ve hidrofobik (suyu iter) özellikler kazanırlar.
Cilt yüzeyindeki bu lipit mantonun yaklaşık yarısını seramitler, kalanını ise kolesterol, fosfolipitler, mumlar ve yağ asitleri oluştur. NMF bileşenleri suda çözünebildiği için, korneositin etrafını saran lipit katmanı, NMF’in kaybını önlemek üzere izolasyon fonksiyonu görür. Bu, derinin üçüncü savunma mekanizması olarak kabul edilir. Lipit mantoda çeşitli nedenlerle meydana gelen boşluklar ile doğru orantıda nem kaybına bağlı kserozis yani deri kuruluğu gelişir.
Hücreler çifte lipit katmanının yanı sıra, dezmozom adı verilen protein yapılarla da doğrudan birbirine bağlanmıştır. Ölü korneosit hücrelerinin birbirinden koparak deriden atılma süreci, yani deskuamasyon ancak dezmozomlar proteoliz ile parçalandığında oluşabilir.
Deskuamasyon nedir?
Sağlıklı bir ciltte, bazal tabakadaki yeni keratinosit hücre üretimiyle orantılı bir şekilde, Stratum Corneum’dan ölü deri hücreleri atılarak düzenli hücre döngüsünün sürekliliği sağlanır. Serin proteaz enzimlerinin faaliyetiyle dezmozomlar parçalanarak korneositler birbirinden rahatça ayrılır hale gelir ve deskuamasyon adı verilen süreçle deriden dökülürler. Keratinositlerin dış ortama doğru bu yolculuğu, yaşa bağlı olarak uzamakla birlikte, ortalama 28-30 gün sürer.
Normal koşullarda deskuamasyon, gözle görülmeyecek küçük gruplar halinde gerçekleşir, fakat deskuamasyon süreci bozulduğunda daha büyük gruplar oluşur ve ciltte pul pul dökülme gözlemlenir. Ciltte su içeriği normalin altına indiğinde dezmozom parçalanmasını sağlayan bu enzimler aktifleşemez ve deskuamasyon süreci doğru çalışamaz; yani ölü deri hücreleri ciltten atılamayıp yüzeyde birikmeye başlar.
Lipit biyosentezi, epidermal DNA sentezi, bariyer fonksiyonu ve cildin kalınlığı; derinin su içeriğinden doğrudan etkilenir. Kuru hava koşullarının dezmozomların parçalanmasını baskıladığı, nemdeki artışın ise bunu hızlandırdığı belirlenmiştir.
Moisturisation vs Hydration: Cildi nemlendirmek ve suyla doygun hale getirmek aynı şeyler değil
Cildin suyla doygunluğu, skin hydration, bir önceki bültenimizde anlattığımız gibi Stratum Corneum’daki su içeriği ve TESK olarak kısaltılan, transepidermal sıvı kaybının önlenmesiyle ilgilidir. Tekrar hatırlamak gerekirse, epidermisin dermise yakın alt kısmında su içeriği %70 civarındayken, üst katmanlarında %20-30 su içeriği ideal olan orandır. Bu oran %10’un altına indiğinde cilt kuruyacak, pullanma görülecek ve çatlaklar oluşacaktır. Cildin suyu tutma kapasitesi, korneositler içerisindeki NMF dediğimiz amino asitler, üre, mineral tuzlar ve organik asitlerin bir karışımı olan Doğal Nemlendirme Faktörü (NMF) ile desteklenir.
Cildin nemlendirilmesi, skin moisturisation, cildin yumuşak, pürüzsüz ve dolgun görünümüyle ilgilidir ve cilt yağları tarafından desteklenir. Hücreler arasındaki alanı doldurup bir çimento gibi korneositleri birbirine bağlayan ve suyun geçişine karşı bariyer oluşturan epidermal lipitler; aşırı veya sert temizlik, uzun süreli suya maruz kalma, aşırı sıcaklık ya da nem koşulları gibi dış etmenlerle çözünüp ciltten atılabilir. Bu durumda oluşan koruyucu bariyer hasar görür ve cilt savunmasız kalır.
Bu iki kavramın arasındaki fark nedeniyle, cildin sağlıklı bir nem seviyesine kavuşması için hem su desteği verilmeli hem de lipit bariyerin bütünlüğü korunarak uzun süreli nemlendirme sağlanmalıdır.
Öneri İçerik : Cildin Nem İhtiyacı ve Suyun Önemi