Bu kadar yaygın kullanımına rağmen sıklıkla nemlendiricilerle ilgili; cilde uygun olmayan ürün seçimlerine, formülasyondan kaynaklanan cilt problemlerine, yanlış uygulamalara, pazarlama tuzaklarına ya da orantısız beklentilere rastlıyoruz.
Gelin bugün nemlendirici konusuna girmeden önce, önce şu başlıkların üzerinden geçelim:
-
Ciltte su seviyesinin önemi
-
Nemlendirici ürünlere neden ihtiyaç duyarız?
-
Cilt bariyerinin yapılanması ve nemlendirmeyle ilişkisi
Cildin su içeriği ve cilt nemlendirmesi
Normal bir ciltte epidermis ve dermisin toplamında su içeriği yaklaşık %70-80’dir. Stratum Corneum’da alt tabakalara göre daha düşük, yani %10-30 arasında bir seviyede su içeriği mevcuttur. Cildin yüzeysel katmanlarındaki su seviyesi, cildin birçok özelliğinin belirleyicisidir. Ciltte su içeriği normal düzeyde olduğunda cilt yumuşak, pürüzsüz görünür ve doğal bir ışıltıya sahiptir.
Ciltteki su içeriği, hücrelerdeki keratinin hareketle biçimlenmesini sağlayarak Stratum Corneum’a bükülme ve esneme yetisini verir ve çatlak ve yarıkların oluşumuna engel olur. Bu nedenle su içeriği normalin altına (<%10) indiğinde çizgiler belirginleşir, cilt kuru ve gergin hissedilir, kimi durumda kaşıntı ya da kızarıklık kendini gösterir. Bu kurumanın sebebi; deride sürekli olarak alt katmanlardan yukarı yönlü bir su hareketliliği olması ve suyun yüzeydeki katmanlara ulaştığında buharlaşarak deriden kaybedilmesidir. Bu durum “transepidermal sıvı kaybı” (TESK) olarak tanımlanır ve cildin en önemli bariyer fonksiyonlarından biri de bu su kaybına engel olmaktır. Yani TESK, suyun derinin katmanları içinde difüzyonunu-yayılmasını tanımlarken, cilt nemlendirmesi ya da cildin suya doygunluğu (skin hydration) ise derinin en dış tabakası olan Stratum Corneum’un su içeriğini yansıtır.
Cilt için suyun önemi
Cildin elastikiyetini koruyabilmesi için su gereklidir. Cilt aşırı kurursa, gerektiğinde esneyebilme becerisini kaybeder ve çatlak ya da yarıkların oluşmasına neden olur. Ancak cildin nem seviyesini yükseltmek için sadece su yeterli olmaz. Bu suyun buharlaşarak kaybolmasına engel olabilmek için koruyucu bir lipit katmanı da lazımdır. Bunun için de nemlendirici ürünlere ihtiyacımız vardır.
Neden nemlendiriciye ihtiyaç duyarız?
Derinin temel görevlerinden biri su kaybını önlemek için etkin bir bariyer oluşturmaktır. TESK dediğimiz epidermis katmanlarından dışarıya doğru buharlaşma yoluyla yaşanan su kaybı oranını normal seviyede tutabilmek için cilt bariyerinin bütünlüğünün korunması gerekir. Cildin su içeriği ve nem seviyesi, hem görünümünü hem mekanik özelliklerini hem de hücreler arası sinyali süreçlerini etkiler.
Su ve temizleyici ürünlerle ya da düşük sıcaklık, rüzgar veya nemli havayla tekrar eden şekilde ve fazla temas cildi kurutabilir ve tahriş edebilir. Kimyasal hasar, mekanik hasar, kuru bağıl nem koşulları ve uzun süre güneşe maruz kalmak, cilt bariyerine zarar verebilir. Ciltte kuruluk ve nemsizlik bir süreçtir ve kuru cilt belirtilerinin gözle görünür hale gelmesi, bu sürecin son aşamasıdır. Ne yazık ki tüketicilerin büyük çoğunluğu bu son aşamaya dek belirgin rahatsızlık hissetmedikleri için, nemlendirici ürün kullanmaya gerek duymayabilir ve bu, cilt için son derece yanlış bir uygulamadır.
Günümüzde birçok insan hemen her gün sıcak ve (çoğu zaman) kireçli su, sabunlar ve vücut temizleyiciler, banyo tuzu/köpüğü vb ürünler kullanarak yıkandığı için kuru cilt şikayetleri ve bariyer hasarı problemlerinde artış olması beklenmelidir. Temizleyici ürünlerin içindeki sürfaktanlar (yüzey aktif maddeler) Stratum Corneum’a nüfuz edip katmanlar arasında uzun süre kalarak ciltte yapısal sorunlara yol açabilirler. Bu nedenle temizleyici ürünlerde nazik formüller seçmenin yanında ciltte 1 dakikadan fazla temasa izin vermemek ve kalıntı bırakmayacak şekilde iyice durulamak çok önemlidir.
Öneri Ürün : Organik Nemlendirici Kremler
Cilt bariyeri nedir ve nasıl çalışır?
Derinin yüksek oranda TESK oluşumuna direnip yabancı mikrobiyal ve kimyasal maddelerin vücuda girmesine engel olabilmesini sağlayan şey, kornifiye zarfla örtülü korneosit ve lipitlerin bu çok katmanlı yapılanmasıdır. Çok katmanlı Stratum Corneum yapısı, difüzyon mesafesini uzatarak su moleküllerinin kaçışını zorlaştırır ve mikrobiyomla birlikte çalışan asit mantonun ardından, derinin savunma mekanizmalarının ikincisini oluşturur.
Su, lipitler ve biyolojik atıklarının derinin katmanları içinde aşağıdan yukarı yönlü sürekli hareketi, aksi yönde derinin alt katmanlarına maddelerin nüfuz etmesine karşı çalışır. Bu nedenle cilt bariyerinden geçip cilde nüfuz edebilmesi için, topikal ürünlerin özel mekanizmalarla hazırlanması gerekir. Her üründe, kullanılan aktif madde cilt bariyerinden geçip ciltte beklenen etkiyi gerçekleştiremez.