Cilt Stresi Bölüm 4

Cilt Stresi Bölüm 4

Çevresel kirleticilerin cilt bariyerini zayıflattığını, serbest radikal oluşumuyla hücrelere ve DNA’mıza hasar verdiğini ve inflamasyona zemin hazırladığını Cilt Stresi bülten serimizde daha önce ele almıştık.

Peki uykusuzluk, psikolojik stres gibi çevresel kirleticiler dışındaki faktörler cildimizi nasıl etkiliyor? Cilt Stresi bülten dosyasının 4. bölümünde bu faktörleri daha yakından inceleyeceğiz.

Çevresel Faktörler Dışında Cilt stresine Neden Olan Faktörler
Çevresel Faktörler Dışında Cilt stresine Neden Olan Faktörler

Cilt Stresine Neden Olan 5 Ana Faktör

Uykusuzluk 

Türkiye’de “Yaşlanma Yönetimi” alanının öncü isimlerinden Dr. Ahmet Atalık; “‘Güzellik uykusu’ tabiri gerçek bir olgudur ve yapılan çalışmalar, yetersiz uyku ve kalitesiz uyku yaşayan kişilerde gözaltı halkaları, solgun cilt tonu, ince çizgiler ve kırışıklıkların daha belirgin olduğunu bildiriyor. Bu durumun da sirkadyen ritim ve uyku evreleriyle güçlü bir ilişkisi bulunuyor,” diyor.

Işığın gözden içeri girip beyinde Üst Kiyazmatik Çekirdek (SCN) kontrolünde hücrelerin görev yönetimini başlatmasıyla içsel saatimiz çalışmaya başlıyor ve vücudumuzu gündüz koruma, gece ise hücre yenilenmesi ve onarıma göre programlıyor. Bu düzene karşı gelip gece geç saatlerde az uyuduğumuzda, senkronizasyon bozuluyor.

Cildimizin sirkadyen ritmi, gün boyunca UV ışınlarından korunmaya, gece ise yenilenmeye odaklıdır. Hücre yenilenmesi geceleri 30 kat hızlı gerçekleşir. Ayrıca İnsan Büyüme Hormonu (HGH) derin uyku evresinde salgılanır. Uykusuzluk bu süreci kesintiye uğratarak cilt yaşlanmasını hızlandırır.

Uykusuzluk aynı zamanda bir stres faktörüdür ve kortizol hormonunu artırır. Yüksek kortizol, cilt rejenerasyonunu baskılar ve özellikle yetişkin aknesi sorununda rol oynar.

Son olarak, kronik uykusuzluk bağışıklığı zayıflatır, proinflammatuar sitokinlerin artmasına yol açar ve kollajen yıkımını hızlandırır.

Psikolojik stres 

Psikolojik stres ayrıca glukokortikoid hormonunu artırır ve bu hormon, ciltteki lipid sentezini baskılar. Bunun sonucunda, Stratum Corneum’da lipidleri salgılayan organellerin etrafını saran lamellar membranların oluşumu engellenir ve cilt bariyer fonksiyonu zayıflar.

Kronik psikolojik stres, ciltte inflamasyonu artırır ve bağışıklık sistemini baskılar. Bu nedenle akne, egzama ya da psoriasis gibi inflammatuar cilt hastalıkları yoğun stres döneminde alevlenme gösterir.

Bir kez bulaştıktan sonra vücutta kalan ve pusuda bekleyen uçuk (herpes simplex) ve zona (herpes zoster) gibi hastalıklar da uzun dönemli stresin bağışıklığı baskılaması nedeniyle aktifleşmek için uygun ortama kavuşurlar.

Kötü beslenme alışkanlığı 

Burada da “Güzellik içten gelir” tabirini hatırlayabiliriz. Gerçekten de sağlıkla ışıldayan bir cilt için almamız gereken vitaminler, mineraller, proteinler, serbest yağ asitleri ve antioksidanların beslenme düzenimizde yer alması oldukça önemlidir.

Diğer yandan şeker, karbonhidrat ve işlenmiş gıdaların aşırı tüketimi, hem inflamasyonu artırdığı hem ileri glikasyon son ürünleri (AGE) oluşumuna yol açtığı hem de serbest radikal oluşumunun tetiklenmesiyle oksidatif stresi artırdığı için cilt sağlığını tehlikeye atıyor.

Çoğunlukla cilt sorunları yaşayan kişilerde düşük çinko ve yüksek bakır seviyelerine rastlanıyor. Fazla bakır, vücutta dopamin hormonunun epinefrin ve adrenaline dönüştürülmesini artırıyor ve artan adrenalin de yine kortizol üretimini tetikleyip yukarıda anlattığımız gibi inflamasyona yol açıyor

Hormonal dengesizlik 

Hormonlar vücutta gelişim, üreme ve metabolizma gibi kritik fonksiyonlarda görev yapar. Hormonal dengesizlik, bir hormonun olması gerektiğinden az ya da fazla salgılanmasını ifade eder ve küçük bir değişim bile sağlığı kötü etkileyebilir.

Hormonal dengesizliğin cilt üzerinde de ciddi etkileri bulunur. Androjenlerde bir dengesizlik, sebum üretimini etkileyerek akne ve inflamasyona zemin hazırlar.

Östrojen hormonu kollajen sentezinde önem taşır ve yaşla birlikte azalan östrojen, kollajen sentezinin azalmasında ve cilt kuruluğuna yol açarak cilt hassasiyetinin artmasında etkilidir.

Isı değişimi 

Düşük ısı ve nem koşulları, havadaki su miktarındaki düşüş nedeniyle cilt yüzeyinden daha fazla suyun buharlaşmasına ve böylece cildin kurumasına neden olur. Cilt bariyer fonksiyonu zayıflayıp cildi, tahriş edici etkilere ve alerjenlere karşı daha savunmasız bırakır.

SC tabakasındaki lipidlerde de düşüş görülmesi, kış mevsiminde ciltte kuruma, pullanma ve kaşıntı gibi şikayetlerin artmasına neden olur. Sıcak iç ortamdan soğuk dış ortama geçişteki ani ısı değişimi kılcal damarları genişleterek cilt kızarıklığına neden olur.

Yazın ise transdermal su kaybı ve cilt nemliliği gibi, üretilen sebum miktarı da artar. Diğer yandan UV radyasyonu güçlenerek ışığa duyarlılığı ve artan oksidatif stres yoluyla ışığa bağlı yaşlanmayı tetikler.

Cilt, kendini UV hasarından korumak için epidermisi kalınlaştırır ve daha çok melanin üretmeye başlar; bu da hiperpigmentasyon riskini artırır.

Kaynaklar:    

https://www.who.int/news/item/04-04-2022-billions-of-people-still-breathe-unhealthy-air-new-who-data  Draelos, Zoe Diana, Cosmetic Dermatology: Products and Procedures, Wiley Blackwell, 2022Comstock, J., Gold, M.H. (eds.), Cosmeceuticals, Karger, 2021  Sakamoto, Kazutami vd., Cosmetic Science and Technology: Theoretical Principals and Applications, Elsevier, 2017  Parrado, C., Mercado-Saenz, S. vd., “Environmental Stressors on Skin Aging. Mechanistic Insights”, Frontiers in Pharmacology, sayı 10, 2019  Krutmann, J., Bouloc, A. vd., “The skin aging exposome”, Journal of Dermatological Science, cilt 85, sayı 3, s.152-161, Mart 2017  Passeron, T., Krutmann, J vd., “Clinical and biological impact of the exposome on the skin”,  Journal of the European Academy of Dermatology and Venereology, sayı 34, ek S4, Temmuz 2020  Rosen, Meyer R. (ed.), Harry’s Cosmeticology, Cilt 2, Chemical Publishing, 2015.

logo