Bugüne kadar tembellikle ilişkilendirilen ve olabildiğince uyanık kalmaya cesaretlendirildiğimiz hayatlarımızda nasıl büyük bir hata yaptığımızı yine bilim gözler önüne seriyor. WTC Bülten’in 2021’deki son konusu, üzerine uzun uzun konuşmak istediğimiz için 2 kısma ayırdığımız uyku ve uykunun yenilenmemizle ilgisi üzerine.
Daha iyi bir uyku için akıllı saatler alıyor, Oura yüzükler kullanıp, uykuya dalış ve derin uyku süreçlerimizi izliyor, uyku çayları demliyor, uyku tonikleri sürüyor ve uyku öncesi dondurmaları yiyoruz (en azından dünyada bir yerlerde yiyenler var 😊); ama 432 milyar Dolarlık hacme ulaşmış bu uyku pazarına rağmen hala iyi bir uyku çekemiyoruz. Peki, nedir uykuyu bu kadar önemli kılan?
Uykunun öcüleştirildiği, miskinliğin simgesi haline getirildiği, hatta ölümün kardeşi şeklinde nitelendirildiği bir dünyada, galiba taşlar yerinden oynuyor; zira uyku hakkında artık eskisinden daha çok şey biliyoruz. Öğrenme sürecinden, kilo kontrolüne; Alzheimer’dan, kalp krizi olasılığına; hücre yenilenmesinden, yaşlanma belirteçlerinin hızlanmasına kadar hayatımızı değiştirecek bir dizi olay, yetersiz ve kötü uykuyla ilişkiliyken; güzel, farkındalığı yüksek, verimli ve uzun bir yaşam için, daha çok ve daha kaliteli uyumamız şart.
Biz Uyurken Aslında Neler Oluyor?
İç Saat Şebekesi üyeleri (organlar), çevre ve vücut değişkenlerini yorumlayarak Uyku Yöneticisine (SCN) geri beslemede bulunan Uyku Yöneticisinin asistanlarıdır. Bu şebeke, doğal (güneş ışığı) ya doğal olmayan ışıktan (ağa bağlanan ya da bağlanmayan ekranı olan her türlü elektronik aracın yaydığı mavi ışık ve doğal olmayan iç-dış aydınlatma elemanları), havadaki ısı değişimlerinden, yediklerimizden ve vücudun fiziksel hareketliliğinden topladığı bilgileri bağlı bulundukları Uyku Yöneticisine iletmekle mükelleftirler.
Uyku Yöneticisi ya da baş saatçi de diyebileceğimiz Suprachiasmatic Nucleus (SCN), bağlı olduğu Uyku CEO’suna raporlama yapan bir bilgi aktarma merkezdir. SCN’nin görevi, tüm şebekeyi bir program çerçevesinde çalışır tutmak ve Uyku CEO’sunun uyku ya da uyanık kalma durumuyla ilgili nihai kararı vereceği raporu gözden geçirmesi için derleyip, CEO’ya sunmaktır.
Uyku CEO’su, derin beyin merkezinde yer alan ve uyku için sistemlerin kapatılmasının güvenli olup olmadığına SCN’den aldığı rapor doğrultusunda karar veren üst yapıdır.
Uyku Nasıl Çalışır?
SCN, çevreden aldığı ışık bilgisi doğrultusunda zamanı tutar. Işığı gördüğünde, “Günaydın millet, haydi çalışmaya!” Direktifini şebekeye verir ve ışık söndüğünde “Akşam oldu, paydos!” Sirenini çalar. Tüm bunlar olurken, SCN’den gelen yönlendirmelere şebeke (organlar) de karşılık verir. Fred Çakmaktaş’ı dinovinçinden aşağıya bir sevinç ve heyecan haliyle kaydıran paydos zili çalmış olsa da şebekenin bir üyesi tarafından “Kapatamayız! Büyük miktarda bir gıda girişi yaşandı ve fazla mesai yapmam gerekiyor.” Mesajı SCN’ye çekilebilir ve Fred’in hevesini kursağında bırakabilir. Her ne kadar SCN, şebekeyi bir plan dahilinde tutarak raporların aynı zamanda eline ulaşmasını istese de, günlerimizin birbirinden farklılık göstermesi sebebiyle çoğu zaman CEO’ya sunulan nihai raporun üzerine güncellemeler gelebilir. Bu da, CEO’nun uyku ya da uyanıklık adına verdiği kararın yanlış olma olasılığını artırırken sizin hesabınıza da nur topu gibi sağa sola dönmeli, uzun ve uykusuz bir gece düşebilir.
Sirkadiyen Yaşam ve Uyku
Sirkadiyen Ritim, en yalın haliyle, “Her şeyin bir zamanı var.” Demek. Gün ışığı açığa çıktığında kalkmak, battığında yatmak, doğru zamanda yemek yemek ve zamanı geldiğinde hareket halini yavaşlatmak. Bunların olması gerektiği zamanların dışında oluyor olması, tüm yolculuğumuz göz önüne alındığında 35 milyon yıllık bir evrime karşı koymak anlamına geliyor ve son 200 yıllık hayatlarımız göz önüne alındığında bu çok da kazanabileceğimiz bir savaşa benzemiyor. Özellikle sanayi devrimiyle birlikte, üretim araçlarının gelişmesi, daha fazla saatleri kapsayacak ve yoğun bir şekilde çalışma hayatına girmiş olmak, gıdaların kolay ulaşılabilir olması durumu ve eskisine göre daha fazla enerji ihtiva etmeleri, şehirlerin ve evlerin sürekli aydınlatılabilir olması, hayatımıza giren çevrimiçi cihazların ellerimizden düşmemesi, uykuyla olan derin bağlarımızın bozulmasına sebep oldu. Bozulan ilişkiler; huzursuz ve stresli günlere, daha fazla yeme eğilimine girip, yağ depolamaya, yaşlanma işaret ve işaretçilerinin çok daha hızlı ortaya çıkmalarına olanak tanıyarak bizleri aslında kötü bir sarmalın içerisine almakta.
Uyku ve Cilt Sağlığı
Yeterli uyku alamamanız durumunda “Kortisol” seviyelerimiz artışa geçiyor. Biyokimyasal pencereden bakıldığında bu durum, vücudumuzun stres altında olduğunu gösterir ve stres altındaki vücut evvela cildimiz üzerinden tepki vermeye başlar. Kronik stres altındaki bireyler, sedef, akne ve cilt kuruluğu sorunlarını yaşamaya daha fazla meyillidirler. Öte yandan vücudumuz, sağlıklı ve esnek bir cildin olmazsa olmazı olan kollajeni uykumuz esnasında üretir. Dış faktörler, uzun vadeli kalitesiz uyku cildin elastikiyetini kaybetmesine ve yaşlanma belirteçlerinin çok daha hızlı bir şeklide ortaya çıkmasına sebep olur.
Uyku esnasında salgılanmakta olan büyüme hormonları da hücrenin tamirinden ve yenilenmesinden sorumludurlar. Eksik ve kalitesiz uyku bu yenilenme sürecini sekteye uğratarak bizleri olduğumuzdan daha yorgun ve yaşlı gösterir.
Uyku Süreçleri
Uykumuzun ilk 2 ila 4 saat arası, uykumuzun en derin döngüsüdür. Bu döngüde, büyüme hormonları ve kollajen üretimi büyük miktarlarda gerçekleşir. Devam eden sonraki 2 saat, REM uykusu döngüsüdür ve cildimize zarar veren toksinlerle savaşan antioksidanlar, bu döngüde üretilirler. Uykumuzun son 2 ila 3 saatiyse, vücut ısımızın en düşük olduğu döngüdür. Bu döngü, hücrelerimizin yenilenme ve tamir sürecini kapsar.
Daha verimli bir uyku ve tam anlamıyla uykuda yenilenebilmek için geniş bir yapılacaklar listemiz var. WTC Bülten’in “Uyku ve Yenilenme” serisinin 2. kısmında, uyku biliminin geldiği son noktada yaptığı yönlendirmeleri ele alacağız.
İçeriğin Devamı İçin : Uyku ve Yenilenme
Kendinize ve cildinize iyi bakın, gönül rahatlığıyla uyumayı ihmal etmeyin!