
Menopoz, kadınlarda adet döngülerinin tamamen ve geri döndürülemez şekilde kesilerek üreme döneminin sona ermesidir ve aralıksız 12 ay boyunca adet döngüsü olmadığında menopoz resmen başlamış sayılır. Genelde 45-55 yaşları arasında görülen bu dönemin başlangıç yaşı ortalama 51 olarak kabul ediliyor, ancak perimenopoz döneminde, yani menopozun 2-8 yıl öncesinde de belirtiler başlayabiliyor.
Menopoz başlangıç yaşı; genetik faktörler, çevresel etmenler (UV radyasyonu, sigara dumanı vb) ve hormonal denge ile yaşam tarzı alışkanlıkları (beslenme, alkol tüketimi, stres, uyku düzeni vb) gibi birçok faktöre bağlı değişebilir.
Menopoz ile birlikte, vücutta östrojen üretimi azalır ve bu durum hem fiziksel hem psikolojik pek çok değişikliğe yol açar. Cilt de bu değişikliklerden ciddi oranda etkilenir. Östrojenin azalmasının, başta ciltteki kollajen seviyesi ve kalitesinin düşerek cildin incelip sarkması ve kırışıklıkların belirginleşmesi olmak üzere birçok sonucu olabilir.
Hormon değişiklikleri ve cilt: Menopozda Östrojen Azalması Cildi Nasıl Etkiler?
Ergenlik döneminde yumurtalık folikülleri tarafından salgılanmaya başlayan östrojen hormonu, yetişkinlikte üreme dönemi sürecinde artarak 20’li yaşların sonunda zirveye ulaşır. Beraberinde, ciltteki kollajen ve elastin seviyeleri de 30 yaş civarında zirveye ulaşır ve sonrasında östrojenle birlikte düşüşe geçer. Bu nedenle genellikle cilt yaşlanmasının ilk belirtilerini 30 yaş itibariyle görmeye başlarız. Ancak cilt yaşlanması yalnızca hormonal faktörlerin değil, aynı zamanda kronolojik, çevresel ve genetik faktörlerin de birleşiminin bir sonucudur.
Derinin incelmesi, cilt kuruluğu, kırışması ve ton eşitsizliğinin oluşması ve yara iyileşmesinin gecikmesi gibi yaşlanma şikayetleri, perimenopoz ile östrojen seviyelerinin düşmeye başlamasıyla paralel seyreder. Bunları daha iyi anlayabilmek için östrojen hormonunun fonksiyonlarına ve azalmasının ciltteki etkilerine bakalım:

Cilt yaşlanmasında ani hızlanma
Henüz perimenopoz dönemindeyken östrojen seviyesi bir anda düşmüyor, devamlı iniş-çıkışlar yaşanıyor ve bu da, sebum seviyelerinde değişkenliği beraberinde getiriyor. Bunun sonucunda ciltte zaman zaman kuruluk zaman zaman da yağlanma ve buna bağlı akne gelişimi görülebiliyor.
Bu süreçte yaşanan değişimler hızlanıyor ve etkiler daha belirgin hale geliyor. Bu nedenle kadınların genellikle 40 yaş sonrasında kendilerinde giderek hızlanan bir yaşlanma süreci gözlemlediklerini belirtiyor. 30 yaş sonrasında her yıl %1 oranında kollajen rezervlerimizin azaldığını biliyoruz. Menopoz dönemine ilişkin çalışmalar da son adet dönemini takip eden ilk 5 yıl içerisinde kollajen seviyesinde %30 gibi ciddi ve hızlı bir düşüşe işaret ediyor ve menopoz sonrasında yaklaşık 15 yıl boyunca her yıl %2 civarında kollajen kaybının yanı sıra deride %1.13 oranında da bir incelme meydana geldiğini öne sürüyor.

Esansiyel Yağ Asidi Eksikliği
Genellikle menopoz döneminde vücutta yağlanma ve kilo artışı gözlendiği için “yağsız” beslenme tercihlerine yönelmek ve faydalı doymamış esansiyel yağ asitlerinin de beslenmeden çıkarılması, Esansiyel Yağ Asidi Eksikliği’ne yol açabilir ve bu da; cilt bariyerinin daha da zayıflamasına, hücre zarında olası hasar nedeniyle epidermal bağışıklığın düşmesine ve pigmentasyon problemlerinin gelişmesine zemin hazırlayabilir. Buna bağlı egzama ya da diğer kuru cilt problemleri gelişebilir. 40 yaş sonrasında kadınlarda Omega 3 seviyelerinin takip edilmesi gerekir ve doktorunuz tarafından uygun görülürse takviye kullanımı önerilebilir.
Menopoz öncesi ve sonrası cilt için tedavi yöntemleri
Topikal östrojenler
Hormon replasman tedavisiyle (HRT) ilişkilendirilen kalp hastalıkları, metabolik değişim ya da kanser gibi çeşitli riskler, özellikle cilt ile ilgili şikayetlere alternatif çözüm arayışlarını doğurdu ve reçeteli olarak doktor kontrolünde topikal östrojenler tedavide kullanılmaya başladı.
Bunların etkinliğini sorgulayan çalışmalarda ciltteki şikayetlerde iyileşmeler görülmüş ve çok minimal düzeyde yan etki gözlenmiştir. Ancak bazı çalışmalarda kremin uygulanmadığı bölgede de iyileşme görülmüş olması, bu kremlerin cilt tarafından emilip minimal düzeyde de olsa sistemik etki yapabildiği şüphesini doğurmuştur. Bu alanda daha çok ve detaylı klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Fitoöstrojenler: Bitkisel hormonların cilde etkileri
Diğer yandan fitoöstrojenlerin yani bitkisel hormonların kozmesötik olarak kullanımı da son zamanlarda dikkat çekmeye başladı. Bunlar esasen östrojen olmadığı halde yapısal benzerlik göstererek östrojen reseptörlerine bağlanabilme yetisine sahiptir. Emilimi çok daha düşük olduğu için riskinin de daha düşük olduğu öne sürülmüştür.
Fitoöstrojenler dört gruba ayrılabilir: izoflavonoidler (daidzein, genistein ve glisitein), stilbenler (resveratrol), lignanlar (enterodiol ve enterolaktan) ve kumestanlar (kumestrol). Bunlar arasında izoflavonların menopoz ve sonrası dönemde cilde etkileri araştırılmış ve özellikle genistein, sadece beta tip östrojen reseptörüne bağlandığı için kansere yol açma riskinin daha düşük olması öngörüsüyle kozmesötik olarak daha çok tercih edilmiştir. Klinik çalışmalar cilt kuruluğunda, kalınlığında, kırışıklarda, fibroblast yaşayabilirliğinde ve hyalüronik asit ile tip I ve III kollajen seviyelerinde iyileşme görüldüğüne işaret ediyor.
Diğer yandan resveratrolün de anti-enflammatuar ve antioksidan etkileriyle, UV radyasyonu ve oksidatif strese karşı koruyucu özellikleri, fibroblast çoğalmasını tetiklemesiyle kollajen üretimine destek vermesi ve melanin sentezini baskılaması gibi yaşlanma etkileriyle mücadele eden yönleri öne çıkmıştır.
Fitoöstrojenlerin etki mekanizmaları henüz tam olarak açıklanabilmiş olmadığı için bu bileşenlerin yaygın olarak kullanımının önerilebilmesi için daha çok çalışmaya ihtiyaç duyuyoruz.

Menopoz Döneminde Cilt Bakımı İçin 6 Temel Adım
Bu dönemde ciltte yaşanan tüm değişimlere bakarsak, cilt sağlığının korunmasına ve iyi yaşlanmaya yönelik bu 6 adım çok önemlidir:
1. Nazik Temizlik Ürünleri Kullanın: Sabun içermeyen, pH dengeli temizleyiciler ile cildinizi tahriş etmeden temizleyin. Yıkama sonrası cildinizde gerilme olmamalı.
2. Cilt Bariyerini Güçlendirin: Kaybettiğimiz seramitler, kolesterol ve yağ asitlerini nemlendirici ürünlerle takviye edin
3. Cildi Nemli Tutun: Hyalüronik asit, gliserin, pantenol, sodyum PCA gibi hümektanlar içeren nemlendiriciler kullanarak cildin su tutma kapasitesini artırın.
4. Güneş Koruyucu Kullanmayı İhmal Etmeyin: yaz/kış her koşulda güneşin zararlı etkilerinden korunmak için en az 30SPF içeren bir güneş koruyucu kullanın.
5. Antioksidanlar ile Destekleyin: Özellikle sabahları C vitamini, resveratrol, yeşil çay gibi antioksidan etkili serumlarla serbest radikallerle savaşın
6. Kollajen Üretimini artırın: Akşam rutininde retinoidler, peptitler ve asitlerden (özellikle AHA) yardım alarak cilt yenilenmesini hızlandırın ve cildin temel yapıtaşlarını koruyun

Cilt Problemlerini Önlemek İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler
• Çok sıcak su ile yıkanmayın ve yüzünüzü asla sıcak su ile yıkamayın
• Sabun ya da sert temizleyici ürünler kullanmayın
• Cilt temizliğini duş sırasında yapmayın
• Cildi tahriş edecek sert tanecikli peelingler ya da keseler/süngerler kullanmayın
• Cildin ölü deriden arınması için ekfoliasyonda aşırıya kaçmayın
• Çok fazla aktif içerikli bakım ürününü aynı anda kullanmayın
• Bakım ürünlerinin yanında düzenli egzersiz, yeterli uyku, dengeli beslenme ve stres yönetimine de dikkat edin
Cilt bariyerinin onarımı
Ciltte bariyer hasarı onarılmadığında alerein ve patojenler cilde nüfuz ederek akne, egzama, rozasea vb cilt hastalıklarını tetikleyebilir. Sürekli nem kaybı yaşanacağı için cilt dolgunluğunu kaybedip giderek daha mat ve donuk bir görünüm alır. Bu nedenle seramitler, Omega asitleri ve kolesterol içerikli ürünlerle cilt bariyerini onarıp güçlendirmek birinci hedef olmalı. Bunu yapmadan antioksidanlar ya da retinoidler gibi cilt yenilenmesini hızlandıracak ürünlerden etki görmek mümkün olmaz, aksine cilt daha çok zarar görür.
Ciltte kılcal damar görünümü
Menopoz döneminde cilt inceldiği için daha hassas hale gelir ve tahrişe açık olur. Ateş basmaları, kılcal damarlarda genişlemeye yol açarak ciltte kızarıklık ve yüzeyde belirginleşmeye neden olabilir. Rozasea veya kuperoz gibi cilt hassasiyetleri bu süreçte artabilir. Kılcal damarların güçlendirilmesine yardımcı olan yeşil çay polifenolleri, rutin, trokserutin ve kuersetin içeren ürünler bu problemleri hafifletebilir.
Sonuç: Menopozda Sağlıklı Bir Cilt İçin Ne Yapmalı?
Menopoz, cilt üzerinde kaçınılmaz değişikliklere yol açsa da, doğru cilt bakımı ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile bu süreci yavaşlatmak ve şikayetleri azaltmak mümkündür. Cilt bariyerinizi koruyarak, cildi doğru nemlendirerek ve antioksidanlarla destekleyerek menopoz döneminde de sağlıkla ışıldayan bir cilde sahip olabilirsiniz!

Kaynakça:
• Edwin D Lephart vd., "Menopause and the Skin: Old Favorites and New Innovations in Cosmeceuticals for Estrogen-Deficient Skin", Dermatology and Therapy, 2020, 11(1): 53-69
• Alexandra K Rzepecki vd., "Estrogen-Deficient Skin: The Role of Topical Therapy", International Journal of Women's Dermatology 5(2019), 85-90
• Alexander V Sirotkin, "Phytoestrogens and their effects", European Journal of Pharmacology, 2014